Kayıp Ve Yas

 

Kayıp denildiğinde genellikle ilk akla gelen sevilen bir yakının kaybı olmakla beraber yas tepkisi verdiğimiz tek kayıp sevilen birinin kaybı değildir. Sevilen birinin kaybı bizde yas tepkisi yaratan, en çok acı çektiğimiz başat kayıptır, ancak bir yerden göç etmek, hayallerinin gerçekleşmeyeceğini fark etmek, boşanmak/sevgiliden ayrılmak, işini kaybetmek, emekli olmak, tutuklanmak, düşük yapmak, evcil hayvanını kaybetmek, okuldan ayrılmak, gibi olaylar da yas tepkisi yaratabilmektedir. Bu olayların ortak özelliği bir bağla ilişkilenen bir nesnenin veya sembolün yitirilmesidir. Kayıp, bir yandan günlük yaşamımızdaki somut işlevini artık yerine getirmiyor olmaktan ötürü hayatımızı etkilerken; diğer taraftan da bir bağla bağlı olmaktan kaynaklı bir şekilde hayatımızı etkilemektedir. Örneğin eşini yitiren bir kadın veya erkek günlük yaşamın somut yükünü paylaştığı birini kaybederken aynı zamanda sevgiyle bağlı olduğu birini de yitirmektedir. Yitirilenin işlevinin kişinin gündelik hayatındaki önemi ve yitirilenle var olan bağın gücü kaybın etkisini önemli derecede belirler. Diğer taraftan kaybı yaşayanın kişilik özellikleri, hayat deneyimleri de kaybın etkisini hissetme konusunda belirleyici olabilmektedir.

Bir kaybın akabinde yaşadığımız derin acı ve keder süreci yas olarak adlandırılmaktadır. Yas bir hastalık değil, bir kayba verilen normal bir tepkidir ve bir süreci ifade eder. Ancak bireyseldir. Kişiden kişiye farklılaşabilir. Bireysel olmakla beraber çeşitli aşamalar da içermektedir.  Bu aşamalar kaybın hemen sonrasından hayatın normale döndüğü ana kadar devam eder. İlk aşamada kişi kaybın şokunu yaşar. Bu aşamada kişi hissizleşir. Sonrasında ise inkâr gelir. Kişi kaybı kabullenmek istemez. Sonraki aşamada ise pazarlık kişi aslında halen kaybı kabullenmiş değildir. Sonrasında ise kabullenme ve kayıp sonrası hayatı planlama başlar. Kişi bu süreçte birçok duygu yaşayabilir, örneğin özellikle sevdiklerinin kaybında yaşanan kayba yönelik öfke kendisinin terk edildiği düşüncesiyle ortaya çıkar. Kaybı önleyemediği için hissedilen suçluluk, döneceğine dair umut, sonrasında çaresizlik, yalnızlık bu duygulardan en çok hissedilenidir. Yas sürecinde nefes almakta zorlanma, bedensel ağrılar, ölecekmiş hissi gibi fiziksel belirtiler de görülebilir.

Yas sürecinde deneyimlediği duyguyu kabul etmesi ve bunu ifade etmesi, çevresinde güvenilir bulduğu biriyle duygularını paylaşması sürecin daha kolaylıkla atlatılmasına yardımcı olur. Diğer taraftan güçlü olmak adına ağlama isteğini bastırmak; yemek, uyku gibi fiziksel ihtiyaçları ihmal etmek ve sigara, içki gibi maddelerle süreci aşmaya çalışmak sürecin aşılmasına katkı sunmadığı gibi daha kronik ve uzun süreli sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.