Efsanaye göre kuşlar hükümdarları Simurga ulaşıp ondan yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg Kaf Dağının tepesinde, bilgi ağacının dallarında yaşarmış. Güneş dalları yaktığında dallarla yanan Simurg küllerinden yeniden doğarmış. Çünkü bilgi asla kaybolmazmış. Simurg'un bilgeliğine inanan bütün kuşlar ona ulaşmak, ondan yardım istemek, onun bilgeliğinden faydalanmak için yola koyulmuşlar. Ancak oraya ulaşmak için de yedi büyük vadiyi geçmek gerekirmiş. Bu vadiler istek, aşk, cehalet, inançsızlık, yalnızlık, dedikodu ve ben vadileri imiş. Her vadi kuşlar için bir sınama alanıymış. İstek vadisinde herşeye sahip olma isteği bazı kuşları yolculuktan alıkoyarken, aşk vadisinde aşktan gözleri görmeyen kuşlar yolculuktan vazgeçmiş. Cehalet vadisinde bazı kuşlar hiçbir şeyi önemsememeye başlamışlar, Simurg da dahil herşeyi unutup yoldan dönmüşler. inançsızlık vadisinde inancını yitiren kuşlar yoldan dönerken, yalnızlık vadisinde ise bazı kuşlar kendi başlarına hareket edip kuş sürüsünden kopmuşlar. Dedikodu vadisinde fısıltılara kulak asan kuşlar yoldan dönerken ben vadisinde ise sadece kendini düşünen, kendi dediğinin doğru olduğuna inanan kuşlar yoldan dönmüş. Kaf Dağına vardıklarında ise sadece otuz kuş kalmış. Farsçada/Kürtçede otuz "si" kuş da "murg" demekmiş. Bu otuz kuş da Simurg'un aslında kendileri olduğunu, aradıkları bilgeliğin de yolculuktaki deneyimleri olduğunu anlamışlar. Başka bir deyişle bilgi ağacına erişmenin, küllerinden yeniden doğmanın ancak içsel ve zorlu bir yolculukla mümkün olabileceğini anlamışlar.
Biz de psikoterapiyi bir içsel yolculuk olarak görüyoruz. Ancak bu içsel yolculuk bir çok zorluk içeriyor ve bu zorluklar tıpkı Simurg'a ulaşmaya çalışan otuz kuş dışındaki kuşların yolculuktan vazgeçişi gibi birçok kişiyi bu içsel yolculuktan vazgeçirebiliyor. Simurg Psikoloji ekibi olarak size bu içsel yolculukta eşlik etmeyi, zorluk vadilerini aşmanıza destek olmayı, yeniden küllerinizden doğmaya yardım ve tanıklık etmeyi arzuluyoruz.